A Creative Essay Concerning Natural Philosophy

June 5, 2017 | Autor: Evren Isbilen | Categoria: Natural philosophy
Share Embed


Descrição do Produto







Bu grafiği nasıl hazırladım?



Yerde, bağda bahçede yaprak örnekleri topladım. Bunları bir kareli harita
metot defterinin yaprağına yerleştirdim. Kalemle etrafından çizdim.
Scanner'da kâğıdın özgün çizgileri gözükmediğinden, cetvelle dikeylerin ve
yatayların üzerinde geçtim. Kontürleri kalınlaştırdım. Vurguladım.
Kartezyen grafiği kırmızı kalemle çizdim. Bunların origin noktası ( 0, 0)
yatay ve dikeyin 90 derece açı ile kesiştikleri noktadır. Bunu da ortasında
nokta olan küçük kırmızı kare ile belirttim. Keyfi olarak aldığım
noktalarda kareleri sayıp bulduğum sayıları yazdım. Bunu da şimdilik pek de
sistemli olarak yapmadım. B ve C şekillerinde, yaprakların damarlarının
düzenini göstermek istedim. Bu damarların y ekseni ile yaptığı açıları
kıvrık oklarla gösterdim. Bunun üzerine yoğunlaşılırsa, benden dikkatli
bakanlar daha bir dizi özellik de görebilir. Ben şimdilik bu kadarını
görebiliyorum. Bunu da hakemli botanik dergisine falan yalvarma gereğini
görmeden akademik sitede yayınlıyorum. Bu işleri de bir internet cafe'den
seyyar olarak yapıyorum.





Burada; yaprakların sola ve sağa doğru belli bir açı ile açılan damarlarını
gösteriyorum. Bunlar, geometrik anlamıyla hassasiyet ve kesinlik içeren bir
90 derecelik açı oluşturmuyor. Onun yerine gevşek bir mantıkla, ama yine de
kendi içinde tutarlı bir mantık ve düzende işliyor. Yaprağın konumlandığı
simetri eksenini belli bir açı ile çevirdim. Bu durumda damarların kendi
aralarındaki açı sanki 90 gibi çıkıyor. (Bakınız sağ alttaki şekil…)

Sanki, suluboya mantığına sahip. Benim burada çizgi çizdiğim gri kalemi de
yerde buldum.

Ona da para vermiş değilim. Rengi gri olduğundan, bana işarettir deyip
aldım. Bundan böyle Dorian Grey'in portresini bunlan çizerim.

O kalemin içindeki mürekkebin de özü büyük ölçüde su…Gri mürekkep kağıdın
üzerine dağılınca…Su kısmı buharlaşınca…Katı olan kısmı kağıtta sabitleşip
resmi oluşturuyor.

***

Bitkiler dünyasında sık sık karşılaştığımız, simetrilerin bir yerden
kırılması, eğrilmesi durumu gözlemleniyor.

Şimdi; burada da bir ölçü ve düzen var. Ama bunun işleyişi daha esnek.
Varyasyonlara izin veren bir işleyişi.

Sanki, mantıktaki, su mantığı, puslu mantık, kırçıllı mantık, (ya da
İngilizcesi ile 'fuzzy logic' mantığı biyolojik âlemde işliyor. Su mantığı
denmesinin de bir sebebi olsa gerek. Çünkü, su gibi akışkan, esnek ve form
değiştirebilen, adapte olabilen bir mantıksal işleyişte. Ama, tesadüf ve
kaos ile başıboş bırakıldığı görüşü doğru değil. Buradaki düzenin özelliği
farklı sadece…

Bu arada, günümüzde, maâlesef metâlaştırılmaya çalışılan suyun da bir takım
ilginç ve esrarengiz özellikleri var. Bu arada belirtmek isterim ki:

Su, insanın vücut sıvılarında, (kanında, idrarında, dokularındaki
hücrelerin içinde, tükürüğünde, menisinde, balgamında vs.) da bulunsa…
Zemzem suyunda da olsa…Limonda da olsa…Çorbada da olsa… Göller de,
denizlerde, okyanuslarda, yağmur damlalarında, çaydanlıktan çıkan buhar
biçiminde de olsa…Şehirdeki şebeke suyundan aksa da…Çoban çeşmesindeki
musluktan çağlasa da…Kuyu suyunda da olsa…Denizdeki yosunların
kabarcıklarında, deniz analarının (medusa'ların) organizmasında da
belirse… Ağaçların özündeki hücrelerde, yapraklarında da belirse… Gökteki
bulutlarda su buharı halinde de gözükse…Kimyevi formülü H2O olan bir
molekül…Yani, özü aynı kalarak biyolojik âlemin her yerinde gezinen
dolaşan, sıvı halden gaz hale, buhara dönüşüp duran ilginç bir madde.

Bunun deneyi de yapılabilir: Bu da şu şekilde olabilir:

Örneğin, kumsalda, (kumsal değil de güneş gören düzlük bir alan da
olabilir.) kızgın güneşin altında, yan yana su içeren çeşitli maddeleri
yerleştirin.

Bir deniz anası, vücut sıvılarından herhangi biri, gazozlu bir içecek
(meşrubat), yaş yosun ve su ihtivâ eden herhangi bir madde… Bunları
birbirine benzer ölçüde-hacımda -az bir miktarda- kaplara koyun. Yazın
birkaç gün güneşin altında bekletin. Deneyin sonunda –yeterince beklerseniz-
göreceksiniz ki özü su olan kısımları buharlaşıp gitmiştir. Su tamamen
uçup gittikten sonra kalan katı kısımları da inceleyebilirsiniz.

Ancak, burada suyun gaz haline geçtikten sonra nerelerde dolaştığı konusu
da ilginçtir. Bulutlarda kümeleşip havada gezinebilir…Sonra yağmur damlası,
dolu, kar, tipi vs olarak tekrardan yere inip (ancak kimyevi yapısını
muhafaza ederek) başka maceralara karışabilir.

Tabi tekrardan deneye dönersek: Suyun hepsi de yukarı gitmez. Bir kısmı,
su damlacıklarının yerçekimine tâbi olması nedeniyle, aşağıya doğru
hareketlenerek toprağın altındaki su elemanına karışır. Ancak, yer altı
sularının da deniz, göl, ırmak ve okyanuslarla bağlantılı olduğu bilgisini
de bildiğimizden: Bunların eninde sonunda, dünya küresinin yüzeyindeki su
hacımıyla ve hava kürede gezinen gaz halindeki su buharı ile bağlantılı
olduğu bir hakikattir. Su, oradan oraya oradan oraya çevrilir-gezinir
durur.

Suyun çevrimi konusu ise aslında, fotosentez yapan bitkilerde suyun
dolaşımı konusuyla bağlantılıdır. Bitkinin, toprağın rutubetinden suyu
çeken ve bitkinin gövdesinden yukarıya doğru hareket ettiren ve yapraklara
dağıtan işleyişi düşünelim. Bunun sonunda, yaprakların üzerindeki yüzeyde
biriken su, gün vurduğu zaman enerjisi yükselip buhar (gaz) haline geçer.
Demek ki burada, suyun çevrimi ile maddenin hallerinin (enerji
düzeyleri'nin) arasında da bir bağlantı ve birlik var. Buz dediğimiz şey,
esasında, katı haldeki su'dur. Ama sıvı olup da kimyevi yapısı su olmayan
madde de katı hale geçerse buz olabilir.

Dünya küresindeki, yüzey alanının da yaklaşık ¾'ü sudan oluşuyor. Bundan
ötürü olsa gerek: Doğa filozofları da denen, eski çağ düşünürlerinden

Tales, "Dünyanın özü su'dur." tarzında bir hüküm vermiş.

Bunun ötesinde… bildiğim kadarıyla, dünya küresinin dışındaki yer'lerde ve
fezâda, suyun olup olmadığı bilinmiyor.

.

A ile temsil ettiğim defne yaprağı çevresinden fazlalıkları atıyorum.
"Balığın" gözünü temsil eden bir renkli nokta koyuyorum. Son olarak
Dünya'nın 3/4ünü oluşturan Su "elementi" ile doldurup yüzdürtmeye
çalışıyorum.



Allah yolunu açık etsin. …Amin…





Böylece Newton'un da Optiği'nde 292.ve 293. sayfalarda bahsettiği
şekilsel düzen; yaprakların ve "balıkların" birliğinde de görülebilir.

https://www.academia.edu/22280585/Sir_Isaac_Newtonun_Opti%C4%9Finin_T%C3%BCr
k%C3%A7esi



















CALCULUS ile YAPRAKLARIN NE İLGİSİ VAR?



Yukarıda, D ile işaretlediğim yaprak örneğini aldım. Kopyaladım.
Bilgisayarın Paint programında bir takım fırçalama işlemlerinden geçirdim.
Yaprağın çevresini kırmızı eğri ile işaretledim. Uçlarını yeşil oklarla
gösterdim. Daha soldaki Dikey sütunları da renklendirdim. Dileyen renkli
çıktı alır, makasla kareli kısmı keser…ayırır…kağıdı yatay eksenden
katlar….yukarıdaki kırmızı ile…aşağıdaki tükenmez çizgisinin örtüşüp
örtüşmediğini kendi görür. Ben diyorum ki %100 örtüşmez…ama büyük ölçüde
uyar…

Bunu Tabiat'tan topladığı farklı farklı türde yaprak örneklerinin kendisini
inceleyerek görebilir. Bunu o meraklı kişiye öğretmek için ille de
Aristo'nun kara kaplı kitaplarına da ihtiyaç olmayabilir.

Benim burada eğlenerek anlatmaya çalıştığım şey bir metot'tur. Metotlardan
da sadece biridir. Bunun gibi nice nice metotlar tasavvur edilebilir.
Böyle bir İMKÂN da vardır. Ukalâlık etmek gerekirse.





"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir…"


Mustafa Kemâl Atatürk



Lâkin sormak gerek… "Hangi Bilim ? "

Attila İlhan'vari bir düşünme ile… Hakikatı araştıran bilim mi yoksa o veya
bu odağın değirmenine su taşımak için işe koşturulan bilim mi?



Hakikatı araştıran türde bir bilimin bir yeri var mı müesses nizam
(establishment) içinde ?

Yoksa hakikatın kendisi gibi o tür bilim de yetim mi?



Doğa'daki düzeni ve ölçüyü doğal cisimlerin incelenmesi, denemesi, ölçülüp
biçilmesi ve Bir mantık ile görüp düşünülmesi yoluyla Kosmoz'un ardındaki
fâil olan Tanrı fikrine gidilmesi…

Benim Newton'un Natural Philosophy'sinden şimdiye değin anlayabildiğimin
özü budur.

Ama bu düşünce, esasında, rasyonel teolojiyi esas alan düşünürlerin
fikirlerinde de var…Uzmanı değilim sadece ahkâm kesiyorum…

Ama insan yazdığı her şeyin uzmanı olmaya çalışırsa hiçbir şey yazamaz…ϑ







Her fiilin bir fâili vardır. Kâinat bir fiil'dir. O halde onun da Bir
fâil'i vardır. O da Tanrı'dır.

Kainat'ta düzen vardır. Her düzenin Bir düzenleyeni vardır. O düzenleyen de
Tanrı'dır.

Şeklinde bir akıl yürütme de bana mantıksız gelmiyor.

Ki o tarz bir akıl yürütme de zaten klasik çağdaki İslam düşünürlerinin de
fikridir.
Lihat lebih banyak...

Comentários

Copyright © 2017 DADOSPDF Inc.