DİRİ FAYLAR ETRAFINDA DEPREM FAY ZONLARI (DFZ) OLUŞTURMA ESASLARI (2008)

Share Embed


Descrição do Produto

DĠRĠ FAYLAR ETRAFINDA DEPREM FAY ZONLARI (DFZ) OLUġTURMA ESASLARI* Ramazan DEMĠRTAġ – Cenk ERKMEN (2008) Deprem Fay Zonları (DFZ), aktif bir fayın yeryüzüyle buluştuğu yerde deprem sırasında meydana gelen yüzey kırığının tehlikesini tanımlar. Yapılış özellikleri sebebiyle birkaç tür yapı fay kırığının direk etkisine dayanabilir. Ekonomik, mühendislik ve mimari bakış açılarından yüzey fay kırığının gerilmesi altında ciddi hasara dayanıklı kalabilecek yapı dizayn etmek mantıklı değildir. Tam aktif bir fayın üzerinde yapılmış bir yapıda yapı yer değiştirilmeden fay kırık tehlikesi azaltılamaz, buna karşın heyelan üzerinde yer alan yapılarda heyelandan kaynaklı potansiyel tehlike çoğunlukla azaltılabilir. Çoğu yüzey faylanması birkaç on santim ile onlarca metre genişlikteki göreceli dar bir zonda sınırlı kalmıştır. Bu tip yerlerde kaçınma (binaların daha geriye veya ileriye inşa edilmesi) en çok tercih edilen zarar azaltma metodudur. Bununla birlikte bazı durumlarda kollara ayrılmış faylar boyunca birincil fay kırığı yüzlerce metre genişlikte zonları kesecek şekilde dağılmış olabilir veya geniş yamulmalar sunabilir. Buralarda mühendislik güçlendirme veya dizayn ek zarar azaltma değeri olarak önerilebilinir (Lazarte vd., 1994). Zonlama çalışmaları DFZ içindeki çoğunluk yapının tanımlanmış aktif faylardan güvenli mesafeye çekilmesini amaçlar. Gerekli mesafeye çekme alandaki jeolojik çalışmalar neticesinde oluşturulur. DFZ’ları bilinen aktif yüzey fayları boyunca dar şeritler halindedir ve bu zonların yapılaşma olmadan önce yapılması gerekir. DFZ’u içinde yer alan binaların fayın üzerinde yer aldığı anlamı çıkmaz. Diri Faylar etrafında DFZ’u oluşturabilmek için birçok kriterin yerine getirilmesi gerekmektedir. Bunlar, sırasıyla: 1. Diri fay tanımı yapılmalı, 2. Hangi diri fayların kapatılacağı bir program dahilinde olmalı, 3. Bu program ilgili kurumun kooordinasyonunda, üniversite ve yerel yönetimlerin bilgisi dahilinde gerçekleştirilmeli, 4. Diri fayların etrafında DFZ’u oluşturma, kentsel planlama açısından hayati önem taşıdığı için, diri fay konusunda uzman bir ekip tarafından ve uzman bir kuruluşça denetlenmeli, 5. DFZ’u oluşturulacak kriterler, fay tipi, eğim açısı, üstteki malzemenin kalınlığı ve yüzey jeolojisi gibi temel etkenlere bağlı olarak değişmektedir. Bu açıdan bu kriterlere oldukça dikkat edilmeli, 6. Levha kenarı fayları ve levha içi faylar için farklı kriterler uygulanmak zorundadır. Örneğin Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı için uygulanan kriterler, Tuzgölü, Sulltandağı ya da Eskişehir fayı için kullanılmamalıdır. 7. Sadece fay, diri olduğu için DFZ’u oluşturulmamalıdır. Çünkü her bir fay ya da fay parçasının deprem tekrarlanma aralıkları ve kayma hızları farklıdır. Örneğin KAF'daki her bir parça her 200-250 yılda bir deprem üretirken, Sultandağı ya da Eskişehir gibi kıta içi kısa faylar birkaç bin yıl aralıklarla deprem üretebilir. 8. Ayrıca yerleşim alanlarını tehdit eden diri fayların, o yerleşim yerlerindeki mevcut binaların ömürleri içerisinde deprem üretme olasılıkları nedir? Bir başka deyişle o fayın üretebileceği maksimum deprem büyüklüğü, beklenilen en büyük deprem büyüklüğü ve olma olasılıkları nedir bilinmesi gerekmektedir.

9. Diğer çok önemli bir parametre ise yer değiştirme miktarıdır. Bir yapının faylanmadan dolayı yıkılması için, öncelikle kırığın yüzeye çıkması ve yapının temelinde en azından 75cm-100 cm bir ötelenme yapılması gerekir. 10. Alüvyal zeminlerde tampon bölge oluşturma da çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Özellikle ovalık zeminlerde yüzeyde gözlenen kırıklar, ana kaya-alüvyon dokanığında kırılarak farklı düzlemler şeklinde yansımaktadır. Bu açıdan alüvyal zeminlerdeki kırıklar, ana kayadaki faylanmayı temsil etmemektedir (Demirtaş, 2002). Verilen sahanın yüzey fay kırığı tehlikesi potansiyeline göre değerlendirilmesi, geniş ölçüde, var olan faylardaki faylanmanın güncellik ve yinelenme kavramları temelindedir. Genel olarak en genç faylanma gelecekteki kırılma için daha büyük olasılıktadır (Allen,1975). Diğer bir ifadeyle, son 200 yıl boyunca tarihsel aktivitesi bilinen faylar, sınıf olarak, Holosen yaşlı (son 11000 yıl) olarak sınıflandırılmış faylardan gelecek aktivitesi açısından daha büyük olasılığa ve Kuvaterner yaşlı (son 1.6 milyon yıl) olarak sınıflandırılmış faylardan ise çok daha büyük gelecek aktivitesine sahiptir. Bununla birlikte şunu da unutmamak gerekir ki, yinelenme aktivitesi onlarca veya yüzlerce yıl ölçülen kesin faylar olduğu gibi şartlara göre diğer faylar tekrar aktif olmadan önce binlerce yıl suskun kalabilmektedir. Diğer faylar daha fazla veya daha az devam eden krip-tipi kırılmayla karekterize edilebilir. Büyüklük, hissedilme ve fay kırığının doğası değişik faylar veya aynı fayın farklı kolları için değişir. Gelecekte olacak faylanma genellikle önceden mevcut faylar boyunca beklenir (Bonilla, 1970). Yeni bir fayın gelişmesi veya aktif olmayan bir fayın tekrar aktif olması göreceli olarak nadirdir ve genellikle yerleşim gelişiminde kaygıya neden olmaz. Pratik bir mesele olarak, fay gözlemi, mevcut fayların yerinin tespiti ve onların aktivitesinin yeniliğini değerlendirmeye çalışmak olarak ifade edilebilir. Veri inceleme alanından veya bu alanın dışından sağlanabilir. Olası yüzey fay kırığı tehlikesi için sahaların incelenmesi yanıltıcı ve zor bir jeolojik iştir. Bir çok aktif fay birden fazla kırık içerecek şekilde komplekstir. Henüz aktif fay izlerini tanımlamak için kanıtlar genellikle gizli veya belirsizdir ve ayrıca güncel aktif olanlarla aktif olmayan fayları ayırt etmek bile zordur. Yüzeydeki ve yüzeye yakın fayların değerlendirilmesindeki karmaşıklık ve saha şartlarının sonsuz değişkenliği yüzünden her yer için geçerli olabilecek hiçbir inceleme metodu en iyi veya en kullanışlı değildir. Tüm bunlara rağmen belirli inceleme metotları fayların yerini tespit etmede ve aktivitenin güncelliğini değerlendirmede diğerlerine göre daha yardımcıdır. Güncelliği değerlendirmede en kullanışlı ve doğrudan metot faylanmış en genç jeolojik birim ile faylanmamış en yaşlı birimi gözleyebilmektir (hendekler ve yol yarmalarında). Bunun yanında aktif faylar gizli veya devamsız olabileceklerinden hendek çalışmalarında gözden kaçabilirler (Bonilla and Lienkaemper, 1991). Bu yüzden dikkatli loglama ana esastır ve hendek çalışması diğer metotlarla birlikte yürütülmelidir. Örneğin güncel aktif faylar arazide veya hava fotoğraflarından fayla ilişkili genç jeomorfolojik (ör. topoğrafik) özelliklerin doğrudan gözlemi ile de tanımlanabilir. Diğer dolaylı ve daha yoruma yönelik metotlar aşağıda tanımlanmıştır. Bu metotların bazıları Bonilla (1982), Carver ve McCalpin (1996), Hatheway ve Leighton (1979), McCalpin (1996a, b, c), National Research Council (1986), Sherard and others (1974), Slemmons (1977), Slemmons ve dePolo (1986), Taylor ve Cluff (1973), The Utah Section of the Association of Engineering Geologists (1987), Wallace (1977), Weldon vd. (1996), ve Yeats vd. (1997) da tanımlanmıştır. Mc Calpin (1996b) özellikle değişik arazi tekniklerinin tartışmasını içerir.

Fay incelemeleri için kapsam, amaç ve gözlem metotları spesifik alanlar ve projelerin özelliklerine göre farklılık arz eder. İncelemenin içeriği ve kapsamı, kurumların veya düzenleme sorumluluğu olan politik organizasyonların inceleme kriterleri bazında da değişiklik gösterir. Bununla beraber faylar da yapılacak tüm kapsamlı fay incelemeleri ve jeolojik raporlarda dikkate alınabilecek başlıklar verilmiştir. Bazı alanlar için verilen başlıklar tektonik ve/veya jeolojik ortamı ve/veya saha şartları sebebiyle diğer alanlara göre fazla detay olabilir. Bu gözlem hususları herhangi çok kapsamlı bir fay gözlemi ile küçük veya büyük bir proje sahasına uygulanabilir. Fay gözlemleri ve faylar üzerinde yapılmış raporlar için öne sürülen başlıklar, hususlar ve prensipler eklenen ana taslakta sunulmuştur. Fay gözlemleri diğer jeolojik ve Jeoteknik gözlemlerle birlikte yürütülebilir. Bununla birlikte tüm gözlem tekniklerinin verilen alanın değerlendirilmesinde kullanılmasına gerek olmayabilir. Taslak tam ve iyi hazırlanmış raporların hazırlanması için bir kontrol listesi niteliğindedir. Fay incelemelerindeki çoğu rapor yerel veya devlet kurumları tarafından onaylanmalıdır. Bu yüzden raporların kontrol edilmeleri kolay olması için dikkatli hazırlanmaları ve yeterli bilgiyi içermeleri gerekmektedir. Raporun gözden geçirilmesi burada vurgulanmıştır çünkü eğer net olmazlarsa raporların geçerliliğini değerlendirecek gözden geçirici onları yorumlayamaz veya standartlara oturtamaz ve onların kabul edilebilirlikleri hakkında yetkili kurumlara tavsiyede bulunamaz (Hart ve Williams, 1978). İncelemenin kapsamı yalnız projenin büyüklüğüne ve ekonomisine bağlı değildir, önerilen yapının veya oluşum için kabul edilen risk seviyesine de bağlıdır. Çok detaylı incelemeler bir dereceye kadar güvenli olan ahşap konstrüksyon konutlar gibi düşük insan yoğunluklu yapılar yerine hastaneler, çok katlı binalar ve diğer kritik ve hassas yapılar için yapılmalıdır. Herhangi verilen veriden elde edilen sonuçlar ne olursa olsun birbiriyle uyumlu ve objektif olmalıdır. Tavsiyeler açık bir biçimde sonuçlardan ayrılmış olmalıdır çünkü tavsiyeler tamamıyla jeolojik faktörlere bağlı değildir. Verilen bir projede sonuç kararı (olup olmayacağı veya nasıl olacağı) raportörün elinden yalan yazılabilir ve yönetim birimi projeyi gözden geçirir ve onaylayabilir.

FAYLARA ĠLĠġKĠN JEOLOJĠK RAPORLARIN ĠÇERĠĞĠ Ġncelemeler ve raporlar için önerilen baĢlıklar, hususlar ve prensipler Aşağıdaki başlıklar bütün faylarla ilgili jeolojik raporlarda dikkate alınmalı ve yazılanın detayında görüş, sonuç ve önerileri desteklemesi gereklidir. Tüm başlıkların veya gözlem metotlarının tek bir incelemede gerekli olması beklenmemelidir. Bazı özel durumlarda incelenen alan veya mülkün ötesinde birtakım özel metotları genişletmek gerekli olabilir. Özellikle faydalı referanslar parantez içinde verilmiştir. A. Metin I. Ġncelemenin amaç ve kapsamı, önerilen yapının tanımı II. ÇalıĢma alanının tanımı ve mevcut Ģartlar. III. Jeolojik ve Tektonik durum. (Depremsellik ve deprem geçmişini içerecek şekilde) Jeolojik birimler, dolgu alanları, bitki örtüsü, mevcut yapılar ve gözlem metotlarının seçimine ve verinin değerlendirilmesine etki edebilecek diğer faktörlerin açıklamaları. IV. AraĢtırma yöntemleri 1. Literatür Derleme. Jeolojik birimler, faylar, yer altı-su drenajı ve diğer faktörler hakkında yayımlanmış ve yayımlanmamış literatür, harita ve kayıtların gözden geçirilmesi 2. Hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri. Fayla ilişkili topoğrafyayı (jeomorfolojik özellikler), bitki topluluğu, birim farklılığı ve olası fay orijini ile ilgili ayırt edici özelliklerin saptanması için hava fotoğraflarının ve diğer uzaktan algılama görüntülerinin steroskobik yorumu. Tanımlanan saha genellikle proje alanının dışına taşar niteliktedir. 3. Yüzeysel gözlemler. Proje sahası ve çevresini kapsayacak şekilde jeolojik ve toprak birimler, jeolojik yapılar, jeomorfolojik özellikler ve yüzeyler, su kaynakları, fay kribine bağlı olarak mühendislik yapılarının deformasyonlarının haritalanmasını içeren yüzey gözlemleri. 4. Yer altı araĢtırmaları.  Hendek ve diğer kazıların, devamlılık gösterecek şekilde açığa çıkmış jeolojik birimler, zemin ve yapıların detaylı ve doğrudan araştırılmasına olanak sağlaması için yeterli derinlikte açılmaları ve loglarının dikkatli alınması gerekir (Taylor ve Cluff, 1973; Hatheway ve Leighton, 1979; McCalpin, 1996b).  Sondajlar ve deney çukurları özel yerlerde jeolojik birimler ve zemin suyu verisinin toplanmasına imkan verir. Gözlem noktaları yeterli sayıda ve doğru korelasyonu ve yorumları yapmaya izin verecek aralıkta olmalıdır.  Konik penetrometre testi (CPT) (Grant vd., 1997; Edelman vd., 1996). Sonuçları sondajda çıkan malzeme ile korele edilebilmesi açısından, CPT yerinde devamlı log alınmış sondajlarla birlikte yapılmalıdır. Sondajların sayısı ve CPT deneylerinin aralığı alanın stratigrafisini yeterince gösterebilecek miktarda olmalıdır. CPT verisi ışığında fayın mevcudiyeti ve yeri yoruma dayalıdır. 5. Jeolojik Haritalama. 6. Jeofizik araĢtırmalar. Bunlar sağlıklı yorum yapmak için spesifik jeolojik şartları anlamaya yönelik ihtiyaç duyulan dolaylı metotlardır. Çok nadir olarak

jeoloji bilgisi olmadığı zorunlu hallerde tek başına kullanılırlar (Chase ve Chapman, 1976). Jeofizik metotlar ne asla bir fayın olmadığını kanıtlar ne de aktivitenin güncelliğini tanımlayabilir. Ekipmanın tipi ve kullanılan yöntemler tanımlanmalı ve elde edilen veri sunulmalıdır (California Board of Registration for Geologists and Geophysicists, 1993).   

Yüksek çözünürlüklü sismik yansıma (Stephenson vd, 1995; McCalpin, 1996b). Ground penetrating radar (Cai vd., 1996). Mevcut olan diğer metotlar: sismik kırılma, manyetik, elektrik rezistivite ve gravite (McCalpin, 1996b).

7. YaĢlandırma teknikleri jeolojik birimlerin, toprakların, ve faylanmanın zamanını işaret eden yüzeylerin yaşını belirlemede gereklidir (Pierce, 1986; Birkeland vd., 1991; Rutter ve Catto, 1995; McCalpin, 1996a).      

Radyometrik yaşlandırma (genellikle 14C) Toprak profili gelişimi Kaya ve mineral günlenmesi Arazi şekli gelişimi Kaya, mineral ve fosillerin stratigrafik korelasyonu Diğer metotlar: kültürel kalıntılar, tarihsel kayıtlar, tefrakronoloji, fay sarplığı modellemesi, termolüminesans, likenometri, paleomanyetizma, dendrokronoloji vs.

8. Diğer yöntemler özel durumlar gerektirdiğinde veya kritik yapılara yönelik istenen şartlar için daha ayrıntılı araştırmaya ihtiyaç olduğu durumlarda yer almalıdır.   

Saha üzerinde hava keşfi Jeodetik ve gerilme ölçümleri Mikrosismisite gözlem

V. Sonuçlar 1. Proje sahasında veya çevresindeki tehlikeli fayların mevcut olup olmadıkları ve mevcutsa yerleri ile eski kırılma olaylarının yaşları 2. Fayların tipi, beklenen atım, mümkünse yer değiştirmeden kaynaklı olabilecek magnitüd ve şiddetin ne olabileceği 3. Birincil ve ikincil faylanmanın dağılımı (fay zonu genişliği) ve faya bağlı deformasyon. 4. Gelecekte olacak yüzey yer değiştirmesi için rölatif potansiyelin olasılığı. Gelecekte olası yüzey kırığının matematiksel olarak belirlenmesi çok zordur ancak az, orta, yüksek gibi nicel olarak belirtilebilir. Bunlara ek olarak spesifik fay parçaları kayma oranları açısından belirlenebilir. 5. Emniyetli alanda kalma derecesi, veri sınırlamaları ve sonuçlar.

VI. Öneriler. i. Önerilen yapıların tehlikeli faydan kaçınma mesafesi. Kaçınma mesafesi genellikle verinin kalitesine ve inceleme alanında karşılaşılan fayın(ların) tipi ve kompleksliğine bağlıdır. Dolaylı veya yorumla yaklaşan metotlarla (ör: sondaj veya CPT) tespit edilen bir faydan uygun bir kaçınma mesafesi saptamak için veri noktaları arasındaki alanın da altından fayın geçtiğini tespit etmek gerekir. Ek veri kullanmadıkça fayın yeri daha kesin saptanamaz. Ülke geneli ve yerel boyutta yönetmelikler minimum mesafeleri dikte etmiş olabilirler (e.g., Section 3603 of California Code of Regulations in Appendix B in Hart and Bryant, 1997). ii. Ek tedbirler (ör: güçlendirilmiş temel, mühendislik dizayn, esnek bağlantılar) esnemeyi sağlar vefayla ilişkili deformasyonu dağıtır (Lazarte vd., 1994). iii. Önerilen yapıya ilişkin risk değerlendirmesi. iv. Araştırmanın kısıtlamaları, ek çalışmalara ihtiyaç olup olmadığı. B. Referanslar I. Alıntı veya yeniden değerlendirilmiş literatür ve kayıtlar. Alıntılar tam olmalıdır. II. Hava fotoğrafı veya imajların izahı—Dizin tipi, veri, ölçek, kaynak ve indeks numaraları. III. Kuyu kayıtları, kişisel görüşmeler vb. veri kaynakları gibi diğer bilgi kaynakları.

C. ġekiller. Bunlar metnin anlaşılması ve kısalması için gereklidir. I. Lokasyon haritası—sahanın lokalitesini, belirli fayları, coğrafik özellikleri, bölgesel jeolojiyi, deprem dışmerkezlerini ve diğer alakalı veriyi tanımlar. 1:25000 ölçek önerilir. II. Sahanın gelişme haritası—sahanın sınırları, mevcut ve önerilen yapılar, derecelenmiş alanlar, yollar, araştırma hendekleri, sondajlar be jeofizik profiller, fayların konumları, ve diğer veriler 1/25000 ölçeğinde veya daha büyük hazırlanmalıdır. III. Jeoloji haritası—jeolojik birimlerin dağılımı (birden fazla ise), faylar ve diğer yapılar, jeomorfolojik özellikler, hava fotoğrafından elde edilen çizgisellikler ve su kaynakları 1/25000 ölçeğinde veya daha büyük hazırlanmalıdır.Bunlar ilk iki maddedekilerle birleştirilebilir. IV. Jeolojik kesitler, ihtiyaç duyulursa üç boyutlu blok diyagram. V. Araştırma hendekleri ve sondajların logları—gözlenen özellikler ve vaziyetin detay gösterimi. Basitleştirme veya şematize edilmemeli. Hendek logları topğrafik profili ve jeolojik yapıları yatay ve düşey ölçek oranı 1:1 olacak şekilde göstermeli. Ölçek 1:100 veya daha büyük olmalı. VI. Jeofizik veriler ve jeolojik yorumlar. D. Ekler: Yukarıda gösterilemeyen veriler. (ör: su kuyusu verileri, fotoğraflar, ve hava fotoğrafları) E. Tescil. Raportör jeoloğun imzası ve sicil

Kayanaklar Allen, C.R., 1975, Geologic criteria for evaluating seismicity: Geological Society of America Bulletin, v. 86, p. 1041-1056. Birkeland, P.W., Machette, M.N., and Haller, K.M., 1991, Soils as a tool for applied Quaternary geology: Utah Geological and Mineral Survey Miscellaneous Publication 91-3, 63 p. Bonilla, M.G., 1970, Surface faulting and related effects, in Wiegel, R.L., editor, Earthquake Engineering, Prentice-Hall, Inc., Englewood Cliffs, New Jersey, p. 47-74. Bonilla, M.G., 1982, Evaluation of potential surface faulting and other tectonic deformation: U.S. Geological Survey Open-File Report 82-732, 58 p. Bonilla, M.G. and Lienkaemper, J.J., 1991, Factors affecting the recognition of faults in exploratory trenches: U.S. Geological Survey Bulletin 1947, 54 p. Cai, J., McMecham, G.A., and Fisher, M.A., 1996, Application of ground-penetrating radar to investigation of near-surface fault properties in the San Francisco bay region: Bulletin of the Seismological Society of America, v. 86, p. 1459-1470. California Department of Conservation, Division of Mines and Geology DMG Notes:   

DMG Note 41 -- General guidelines for reviewing geologic reports, 1998. DMG Note 42 -- Guidelines for geologic/seismic reports, 1986. DMG Note 44 -- Recommended guidelines for preparing engineering geologic reports, 1986.

California Department of Conservation, Division of Mines and Geology, 1997, Guidelines for evaluating and mitigating seismic hazards in California: Special Publication 117, 74 p. California State Board of Registration for Geologists and Geophysicists, 1993, Guidelines for geophysical reports, 5 p. Carver, G.A. and McCalpin, J.P., 1996, Paleoseismology of compressional tectonic environments, in McCalpin, J.P., editor, Paleoseismology: Academic Press, p. 183-270. Chase, G.W. and Chapman, R.H., 1976, Black-box geology -- uses and misuses of geophysics in engineering geology: California Geology, v. 29, p. 8-12. Edelman, S.H. and Hoguin, A.R., 1996 (in press), Cone penetrometer testing for characterization and sampling of soil and groundwater, in Morgan, J.H., editor, Sampling Environmental Medial ASTM STP 1282; American Society for Testing Materials, Philadelphia, Pennsylvania. Demirtaş, R., 2002. Diri faylar etrafında tampon bölge (emniyetli kuşak) oluşturma esaslarıFay Yasası. JMO Haber Bülteni 2002,3-4,ss : 55-60.

Grant, L.B., Waggoner, J.T., Rockwell, T.K., and von Stein, C., 1997, Paleoseismicity of the North Branch of the Newport-Inglewood Fault Zone in Huntington Beach, California, from cone penetrometer test data: Bulletin of the Seismological Society of America, v. 87, no. 2, p. 277-293. Hart, E.W. and Bryant, W.A., 1997 (revised), Fault-rupture hazard zones in California: California Department of Conservation, Division of Mines and Geology Special Publication 42, 38 p. (Revised periodically; information on state law and zoning program for regulating development near hazardous faults.) Hart, E.W. and Williams, J.W., 1978, Geologic review process, California Geology, v. 31, no. 10, p. 235-236. Hatheway, A.W. and Leighton, F.B., 1979, Trenching as an exploratory tool, in Hatheway A.W. and McClure, C.R., Jr., editors, Geology in the siting of nuclear power plants: Geological Society of America Reviews in Engineering Geology, v. IV, p. 169-195. Lazarte, C.A., Bray, J.D., Johnson, A.M., and Lemmer, R.E., 1994, Surface breakage of the 1992 Landers earthquake and its effects on structures: Bulletin of the Seismological Society of America, v. 84, p. 547-561. McCalpin, J.P., editor, 1996a, Paleoseismology: Academic Press, 588 p. McCalpin, J.P., 1996b, Field techniques in paleoseismology, in McCalpin, J.P., editor, 1996a, Paleoseismology: Academic Press, p. 33-83. McCalpin, J.P., 1996c, Paleoseismology in extensional environments, , in McCalpin, J.P., editor, 1996a, Paleoseismology: Academic Press, p. 85-146. National Research Council, 1986, Studies in geophysics -- active tectonics: National Academy Press, Washington, DC, 266 p. (Contains several articles evaluating active faulting.) Pierce, K.L., 1986, Dating methods, in Studies in geophysics -- active tectonics: National Academy Press, Washington, DC, p. 195-214. Rutter, N.W. and Catto, N.R., 1995, Dating methods for Quaternary deposits: Geological Society of Canada, Geotext 2, 308 p. Sherard, J.L., Cluff, L.S., and Allen, C.R., 1974, Potentially active faults in dam foundations: Geotechnique, Institute of Civil Engineers, London, v. 24, no. 3, p. 367-428. Slemmons, D.B., 1977, State-of-the-art for assessing earthquake hazards in the United States: Report 6, faults and earthquake magnitude: U.S. Army Engineer Waterways Experiment Station Miscellaneous Paper S-73-1, 129 p. with 37 p. appendix. Slemmons, D.B. and dePolo, C.M., 1986, Evaluation of active faulting and associated hazards, in Studies in geophysics -- active tectonics: National Academy Press, Washington, DC, p. 45-62.

Stephenson, W.J., Rockwell, T.K., Odum, J.K., Shedlock, K.M., and Okaya, D.A., 1995, Seismic reflection and geomorphic characterization of the onshore Palos Verdes Fault Zone, Los Angeles, California: Bulletin of the Seismological Society of America, v. 85, p. 943-950. Taylor, C.L. and Cluff, L.S., 1973, Fault activity and its significance assessed by exploratory excavation, in Proceedings of the Conference on tectonic problems of the San Andreas Fault System: Stanford University Publication, Geological Sciences, v. XIII, September 1973, p. 239-247. Utah Section of the Association of Engineering Geologists, 1987, Guidelines for evaluating surface fault rupture hazards in Utah: Utah Geological and Mineral Survey Miscellaneous Publication N, 2 p. Wallace, R.E., 1977, Profiles and ages of young fault scarps, north-central Nevada: Geological Society of America Bulletin, v. 88, p. 1267-1281. Weldon, R.J., II, McCalpin, J.P., and Rockwell, T.K., 1996, Paleoseismology of strike-slip tectonic environments, in McCalpin, J.P., editor, Paleoseismology: Academic Press, p. 271329. Yeats, R.S, Sieh, K.E., and Allen, C.A., 1997, Geology of earthquakes: Oxford University Press, New York, NY, 576 p. * Bu bilgiler ana hatlarıyla California Division of Mines and Geology Note 49’dan adapte edilmiştir.

Lihat lebih banyak...

Comentários

Copyright © 2017 DADOSPDF Inc.