IMVROS

June 14, 2017 | Autor: Erhan Pekçe | Categoria: Human Rights
Share Embed


Descrição do Produto

Çanakkale Sulh Ceza Hakimliği'ne gönderilmek üzere
Gökçeada Sulh Ceza Hakimliği'ne

İtiraz eden : Erhan Pekçe
Halaskargazi Cd.Küçükbakçe Sk. No.17/4 Şişli İstanbul.
İtiraz olunan karar : Gökçeada Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15.10.2015 tarihli, 20015/32 soruşturma ve 2015/177 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı.

İtirazım :
Farklı tür deliller sunarak, Gökçeada'da etnik ayırımcılık yapılarak ve özellikle mülksüzleştirme yöntemiyle adada mukim Ortodoks Rum Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının göçe zorlandığı, bunun sistematik olarak devlet tarafından gerçekleştirildiği ve bunun da insanlığa karşı suç vasfında olduğu konusundaki şüphelerimi ve şikayetimi içeren dilekçem üzerine Gökçeada Cumhuriyet Savcılığı'nca yapılan soruşturma sonucu 17.12.2014 tarihinde 2014/306 karar numarası ile kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verilmiştir.
02.01.2015 tarihinde sayın Hakimliği'nize yaptığım itiraz sonucu 2015/101 değişik iş numarası ile kovuşturmaya yer olmadığı karının kaldırılması kararı verilmiş, buna sebep olarak da ETKİN SORUŞTURMA YAPILMAMIŞ OLMASI gösterilmiştir.
Bunun üzerine ilgili savcılık kovuşturmaya devamla, yeniden, yukarıda tarih ve numarasını verdiğim kararı ile hukuka, soruşturma konusunun derinliğine aykırı olarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir.
Savcılık etkin bir soruşturma yapmamaya devam etmiştir. Şöyle ki:
Mahkemenizin kararı sonucu Savcılık, Milli Güvenlik Kurulu'na başvurarak 35 sayılı ve 1964 tarihli bir karar olup olmadığını var ise gönderilmesini istemiştir. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 1. Hukuk Müşaviri Emel Bulak ise verdiği yanıtta Milli Güvenlik Kurulu Kararları'nın tavsiye niteliğinde olduğundan bahsetmiş ancak 1964 tarih ve 35 numaralı Gökçeada ve Bozcaada hakkında bir kararın var olup olmadığı konusuna hiç değinmemiştir. Anılan karara ek başkaca kararların da var olup olmadığı hususu ise zaten Gökçeada Cumhuriyet Savcılığı tarafından hiç sorulmamıştır. (Polat Yü… adlı Jandarma Personel Önyüzbaşı'nın dosyasında bu ek karardan da bahsedilmektedir)
Milli Güvenlik Kurulu'nun hiçbir bahane ile Cumhuriyet'in Savcısı'ndan belge gizleyemeyeceği, gereğinde savcılığın gizlilik kararı alarak belgeyi inceleyebileceği hiç düşünülmeden, hukuka ve etkin soruşturma ilkelerine ve mahkemenizin kaldırma sebeplerine aykırı bir şekilde yeniden takipsizlik kararı verilmiştir.
Öte yandan, soruşturma dosyasında bulunan ve Gökçeada'da Ortodoks Rum Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına ayırımcılık yapıldığına dair Bursa 3. İdare Mahkemesi'nde açtığım ve halen temyiz aşamasında olan davada Bakanlık 1. Hukuk Müşavir Ali Ramazan Acar'ın verdiği temyiz dilekçesinde ayrımcılık yaptıklarını kabul ettiği ve hatta İçişleri Bakanlığı ve diğer bakanlıkların da benzer uygulamaları olduğu ve İçişleri Bakanlığı'nın09.01.2012 tarih ve 14899 sayılı kararıyla Bozcaada ve Gökçeada ile ilgili tedbirleri kaldırdığını kendilerine bildirdiğini, dilekçesinde BİLİNDİĞİ ÜZERE , EGE DENİZİ'NDE ÜLKEMİZE AİT BULUNAN GÖKÇEADA VE BOZCAADA GEREK STRATEJİK GEREKSE ASKERİ AÇIDAN SON DERECE ÖNEMLİ OLAN BU ADALARDA GERÇEKLEŞEN NÜFUS VE TAŞINMAZ ALINMA ALIM SATIM HAREKETLERİNİN TAKİBİ , ÜLKEMİZ GÜVENLİĞİ, MİSYONERLİK FAALİYETLERİNİN İZLENMESİ VS. YÖNLERDEN ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU OLARAK DEĞERLENDİRİLDİĞİ GİBİ, BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞA KARŞI YAPILAN HAKSIZ MUAMELELER GÖZ ÖNÜNE ALINARAK, MİLLİ GÜVENLİK KURULU'NCA ALINMIŞ KARARLAR, ÇEŞİTLİ BAKANLIKLAR, EMNİYET VE ASKERİ KURUM TEMSİLCİLERİNCE YAPILAN PROTOKOLLER, BU BAĞLAMDA HÜKÜMETÇE TAPU KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NE VERİLMİŞ TALİMATLAR MEVCUT OLUP, DAVACIYA4982 SAYILI KANUNUN BİLGİ VERİLMESİ MÜMKÜN BULUNMAMAKTADIR. BU UYGULAMANIN KAYNAĞI KARAR GEREKÇESİNDE İFADE EDİLDİĞİNİN AKSİNE 92/3877 SAYILI BAKANLAR KURULU KARARI DEĞİL, GİZLİLİK YÖNÜ BULUNAN MİLLİ GÜVENLİK KURULU KARARLARI VE İLGİLİ DİĞER KARARLAR OLUP,KONUNUN BU ÇERÇEVEDE DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKMEKTE İDİ şeklinde yazılı beyanda bulunmuştur. Gökçeada Cumhuriyet Başsavcılığı ise konunun idari olduğu ve idari yargıda halledilmesi gerektiği yönünde tamamen hukuka aykırı bir kanaatle Ali Ramazan Acar'ı sorgulamamış, her tür ayırımcılıkla sürgün sonucunu doğuran idari işlemlerin neler olduğunu hiç araştırmamıştır. Gereğinde bu şahıs hakkında dahi iddianame düzenlenebilecekken savcılık maalesef atıl kalmış etkin bir soruşturma gerçekleştirmemiştir. Suç devlet tarafından işlenen bir suçtur. Elbette idari işlem ve eylemlerle gerçekleşecektir. TCK nın insanlığa karşı suçları düzenleyen maddeleri süs olsun diye ihdas edilmediyse savcılık konuyu idari yargı alanında kalmaktadır diye değerlendiremez.
Gökçeada Cumhuriyet Başsavcılığına teslim ettiğim belgenin yaşı konusunda araştırılmaya girişilmemiş ve özellikle Polat Önadlı ve soyadı YÜ harfleriyle başlayan Jandarma Personel Önyüzbaşı'nın gereğinde sorgulanmak üzere kim olduğu araştırılmamış Genelkurmay Başkanlığı'ndan, gereğine sorgulanabilmesi amacıyla 1968-1970 yıllarında görevli olduğu belgeden anlaşılmakta olan bu kişinin kimliği araştırılmamıştır.
Gökçeada'da Tarım açık Cezaevi ve Devlet Üretme Çiftliği kurulması Amacıyla ekilebilir arazinin yüzde doksan beşine yakın kısmının kamulaştırıp – ki adanın yerel ahalisinin tarihsel ve doğal habitatlarından mülksüzleştirme yoluyla uzaklaştırılabilmesi için devletin attığı en önemli adımdır- yerel ahali göçertildikten sonra kamulaştırma amacından vazgeçilerek buraların yeni idari kararlarla Müslüman Türk ahaliye dağıtıldığı ve Uğurlu, Yeni Bademli, Eşelek ve Şirinköy adlı iskan köyleri kurulduğu, böylece etnik ve demografik yapının neredeyse tamamen değiştirildiği hususu göz ardı edilmiş, kamulaştırmaların amacının Ali Muhammet Acar'ın dilekçesinde belirgin olduğu üzere başka bir amaçla yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır ki suçun ispatı açısından kilit önemdedir.
Yine kamuoyunda ERGENEKON adıyla bilinen davada bir askeri personelin Rumsuzlaştırma amacıyla plan tatbikatında dillendirip sonrasında da inkar etmediği Gökçeada'daki cezaevi , ekim dikim işlerinin (Devlet Üretme Çiftliğini kastediyor olsa gerek) Rumsuzlaştırma amacıyla yapıldığı, bu gün olsa yapılamayacağı yolundaki sözleri hiç araştırılmamıştır.
İnsanlığa karşı suç kavramı ceza hukukumuzda nispeten yeni bir tarihte yerini almış olup, yaptığım araştırmada Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerine dayanan har hangi bir iddianameye ulaşılamamıştır. Ancak bu dilekçede dillendirilen suç vahim nitelikte olup Birleşmiş Milletler Roma Protokolü 7. Maddesi d fıkrasında da düzenlenmiştir ve Uluslar arası Ceza Mahkemesinin dahi yetki alanındadır. İnsanlık açısından vehameti bu kertededir.
Şüphecilik savcılık makamının doğası gereğidir. Nasıl bir suçun varlığı konusundaki şüpheleri kaldırarak mahkumiyetler verilebiliniyorsa, insanlığa karşı suçlar itibarıyla yokluğu konusunda şüpheler ortadan kaldırıldıktan sonra kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilebilir.
Sonuç : Yasaya, hukukun genel ilkelerine aykırı ve numarası yukarıda yazılı Gökçeada Cumhuriyet başsavcılığı tarafından verilmiş kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılmasına karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.

Erhan Pekçe





Lihat lebih banyak...

Comentários

Copyright © 2017 DADOSPDF Inc.