ORTA DOĞU VE PETROL

June 2, 2017 | Autor: şeyma Altunkaya | Categoria: Middle East Politics, Oil In the Middle East, problems of middle east
Share Embed


Descrição do Produto


ORTA DOĞU VE PETROL


ORTA DOĞU'YU PROBLEMLİ HALE GETİREN UNSURLAR NELERDİR
ÖZ
Dünya üzerinde mimlenmiş, problemlerin yuvası olarak görülen bir yer varsa o da Orta Doğu'dur. Bu makalenin amacı; Problem olarak görülebilecek bu nedenleri saymak ve olaya biraz da perde arkasından bakmaktır. Ekonomik, siyasal, kültürel, askeri ve sosyal olan bu nedenler, asla tek tek bakılamayan, iç içe geçmiş bir parçalar bütünüdür. Petrol olarak başladığımız şey, görünüşte ekonomik olsa da arka planında siyasi birçok neden barındırır. Biz bunları açıklayabilmek için tarihte yaşanmış problemleri örnek göstermeyi uygun bulduk; Bu örneklerin en büyüğü körfez savaşına giden yolda Irak-İran savaşında rastlanılan Ulus-devlet kalıntılarına bakarak gösterilecektir.
Anahtar kelimeler: ORTA DOĞU, PETROL, ULUS-DEVLET

ORTA DOĞU'DA YAŞANMIŞ GENEL PROBLEMLER

Orta Doğu, büyük bir petrol rezervine sahip bir coğrafyadır ve bu zenginlik dünyanın diğer yerlerindeki gibi azalan bir arz ile karşılaşmıyor. Bu zenginlik unsuru pozitif değer olarak sayılabileceği gibi, siyasi problemlere neden oluyor: 1951 Musaddık'ın devrilmesi, 1956 süveyş krizi, 1967 Arab- İsrail savaşı, 1973 Arab-İsrail savaşı, 1979 İran devrimi, 1980-1988 İran-Irak savaşı ve 1990 Körfez krizi bunların başlıcalarıdır.
Petrol sürekli olarak politikayı etkileyecek bir boyuta değişim gösterdi. Musaddık'tan sonra petrol şirketlerinin rolü değişti, Süveyş krizinden sonra petrol taşımacılığının şekli değişti. Dış dünya, Orta Doğu'daki petrole bağımlı olmamak için çeşitli koruyucu politikalar uygulasa da, bu kayıtsızlık Körfez Kriziyle son buldu. Her yeni kriz, tüm dünyanın gözlerinin, Orta Doğu üzerine dikilmesine neden oldu. Böylelikle Petrol bir savaş aracı ve nedeni oldu. Bu da petrolü ekonomik bir ham maddeden, siyasi bir olguya dönüştürdü.

ORTA DOĞU'DA NEDEN İSTİKRAR YOK?

Orta Doğu' da neden istikrar yok sorusunun, tek bir cevabı asla olamaz; lakin biz bunu 3 çerçeveye sıkıştırabiliriz. Bunlar ekonomik bunalım, Yabancı güçlerin etkisi ve siyasi istikrarsızlık.


EKONOMİK BUNALIM
Petrol rezervi her ne kadar ülkeleri refah seviyesine ulaştırabilecek bir araç olsa da bu, Orta Doğu için geçerli olmuyor. Bu miktar, ekonomiyi düzeltmeye yetmiyor. Küçük bir kesim zengin olurken, halk yığınları yoksulluk çekiyor. Kurumlarda teknik ve profesyonellik açısından küçümsenemeyecek bir eksiklik var. Nüfus artışı ve iç göç meseleye tuz biber ekerken; Sosyal alandaki eğitim ve sağlık sorunları ülkeleri yokuşa sürüklüyor. Bu kadar eksikliğin birarada olduğu ülkelerde ekonomik bunalım çok normal bir sonuç; ama daha da normal olan şey, bu bunalımın diktatörlüğün oluşmasına çok rahat bir ortam hazırlamasıdır.
DIŞ GÜÇLER
Siyasi olarak Dış güçler elini eteğini hiç çekmemiştir Orta Doğu üzerinden. Kolonial dönemden başlayarak devam eden, bağımsızlık sonrası bile çıkarların yürütüldüğü bir coğrafyadan bahsediyorsak, meselenin sadece sınırların çizilmesiyle alakalı olmadığını söyleyebiliriz; Ama sınırların çizilmesi birçok açıdan yeni problemlerin ve stratejilerin ortaya çıkmasında öncü oldu. İngiltere ve Fransa, Osmanlı imparatorluğunu Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün ve Filistin'e bölerken, biraz yerel tarihi biraz Avrupalı güçlerle aralarındaki antlaşmaları ve büyük bir çoğunlukla da kendi çıkarlarını gözettiler. "Bazıları 'Amerika Orta Doğu'da yapılan bazı şavaşlarda daha fazla yardım edebilirdi' diyor; fakat aynı çıkarlara sahip diğer ülkeler mesela İngiltere istemediği takdirde, Amerika güçlü bir ortağını kaybetmekle yüzleşemezdi. Bunu rahatlıkla Irak devriminde görebiliriz(1958) Böylelikle yapay sınırlar çizildi ve çarçabuk ulus-devlet yapıldı. Fazlasıyla kurnaz bir siyasetti ve etkisini Irak-İran savaşında kolayca görebiliriz. İran Kuzistan adlı bir bölgeye sahip ve nüfusunu sünniler oluşturur. Irak mezhep farklılığı açısından burayı kolayca alabileceğini düşünerek tarihinin hatasını yapmıştı; çünkü "Irak'taki şii nüfus herşeyden önce Iraklı ve Kuzistan'daki sünni nüfus herşeyden önce İranlıydı." Ve herşeyden önce Orta Doğu bir Ulus-devlet'ti. Toplamak yahut bölmek artık kolay değildi. Sınır çekişmeleri Ortadoğu'daki ülkeler arasında önemli olmaya başladı; Özellikle körfez. Böylelikle petrol sınır kavgalarının ana müsebbibi oldu.
SİYASİ İSTİKRARSIZLIK
Bir diğer sebebi siyasi istikrarsızlık olarak alabileceğimizi söylemiştik. Bu sebep sadece Orta Doğu'ya ait bir sebep değil; 3. Dünya ülkelerinin tümünün ortak sebeplerinden; lakin burada daha baskındır. İkinci Dünya Savaşı sonrası kutuplaşan dünya, komünizm ve kapitalizm arasına sıkıştı. Bu sıkışmadan en çok etkilenen coğrafyalardan biridir Orta Doğu. SSCB, bölgeyi demokratik olmayan eğilimlere zorlarken Amerika ise sağ kanada zorladı. Araya sıkışan bölge, çetin zamanlara sahne oldu.
YAN UNSURLAR

Bütün bunlar olurken Dış güçlerin yan stratejileri olayları körükledi. Mesela halk tarafından desteklenen, güçlü liderler yerine daha pasif kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecek liderler tercih edildi. Bunu Musaddık'ın indirilmesinde görebiliriz. Diktatörlük baskıyla tutulabilir, devam ettirilebilir; ama bir süre sonra patlak verir. Yasaklar devam ettirilemez hal alır, İran devrimi gibi. Dış güçler milliyetçi arzulara karşıydılar; lakin bu soğuk savaş stratejisiydi. Soğuk savaş bittiğinde dahi bölge çıkarların maşası olmaya devam etti. Tehlike belki artık komünizm değildi; ama petrol duruyordu, İsrail ve silah duruyordu. Onlar için İsrail'in varlığı ve petrol iki ana istikrarsızlık kaynaklarıydı. İsrail, bölgenin mütemadiyen sıcak savaş konumunda kalmasına neden oluyor ve bunun sonucunda doğan diktatörlük yahut güçlü rejimler bir düşmana ihtiyaç duyuyordu. İsrail tarafında alınan yenilgi ise kendi milletlerine ve hatta kendilerine bile yabancılaşmaya sebep oluyordu. Sonuç olarak "fundamentalist" dediğimiz kanatlar ortaya çıkıyordu. Petrol ise bırakın Dış dünyayı, bölge devletleri arasında sorun çıkarmaya başlıyordu ki bunu Körfez savaşında görebileceğimizi söylemiştik. Çoğu ülke komşularından kendi varlıklarını saklıyor ve bunu yaparken bazen istemedikleri o "dış güçlerden" yardım alıyorlardı. Petrol, ayrıca hükümet ve halkı arasında bir ayrım yapıyor; gelirleri petrolden sağlayan devlet, halkın vergsisine pek fazla ihtiyaç duymuyor. İhtiyaç duymaması sebebiyle, meşruiyet zeminine dayanan temsiliyeti gözardı ediyordu.

SONUÇ,
Orta Doğu denilen coğrafyanın problemleri asla tek bir sebepten kaynaklanmaz. Bilakis bir sebepler zinciridir. Zincirin her bir halkası, yeni bir problem oluşturarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünya sadece petrol üzerinde dururken, yan unsurları unutuyor; elbette ki petrol demokrasi eksikliğinin sebebidir; çünkü koruyacak bir varlığın olduğunda, demokratik olmak daha da zorlaşır; ama bu petrolü buralara taşıyan bizim adlandırdığımız yahut bizim dışımızda adlandırılmış olan kimliklerimizdir. "BENİM" mentalitesi varlıklara zamir verdi ve şimdi o varlıklar "BİZ" olabilmekten epey uzaklaşmış görünüyor…





















KAYNAKLAR
Mabro, Robert, Political dimension of the gulf war, 1990, Oxford İnstitute for energy studies

Williamsen,Daniel C.(2006),Understandable Failure: The Eisenhower Administration's Strategic Goals in Iraq,1953-1958, 17:3 597-615




Mabro, Robert, Political dimension of the gulf war, 1990, Oxford



Lihat lebih banyak...

Comentários

Copyright © 2017 DADOSPDF Inc.