Şuara 58

June 13, 2017 | Autor: Rıdvan Çeliköz | Categoria: Religion
Share Embed


Descrição do Produto

Kimler, Nereye Mirasçı?

ِ ‫)ْفَأَرسلْفِر َعو ُن ِِْفْالْم َدائِ ِنْح‬52(ْ‫اديْإِنْ ُك ْمْمت ب عو َن‬ ِ ‫وأَوحيْنَاْإِ ََلْموسىْأَ ْنْأَس ِرْبِ ِعب‬ ْ‫ين‬ َْ ‫اش ِر‬ َْ ْ َ َُ ُ ْ َ ْ َ ْ ْ َ َْ َ ُ َ ِ ‫)ْوإِّنْْ ََل ِميعْح‬55(ْ‫)ْوإِن ْهمْلَنَاْْلَغَائِظُو َن‬54(ْ‫)ْإِنْ َه ُؤََل ِءْلَ ِشرِذمةٌْقَلِيلُو َن‬53( ْ)56(ْ‫اذ ُرو َن‬ َ ٌ َ َ َ ْ ُْ َ

ِ ‫فَأَ ْخرجْن‬ ٍ ِ ِ ٍ ْ)59(ْ‫يل‬ َْ ِ‫ ْ)ْ َك َذل‬58(ْ‫ْوَم َق ٍامْ َك ِر ٍمي‬ َ َ‫كْ َوأ َْوَرثْن‬ ُ َْ َ َ ‫)ْ َوُكنُوٍز‬57(ْ‫ْوعُيُون‬ َ ‫اه ْْمْم ْنْ َجنات‬ َ ‫اهاْبَِِنْإ ْس َرائ‬ ِ )60(ْ‫ني‬ َ ‫فَأَتْ بَ عُ ْو ُه ْْمْ ُم ْش ِرق‬ Ve (gizlice) işaret buyurduk Mûsâ’ya: “Yürü Kullarımla (gece)1”2

“gerçekten siz takip edilmektesiniz”3 (52). Ardından gönderdi Firavn

“Şehirlere4 toplayıcılar5”6 (53). (Dedi): “Gerçekten bunlar,7 küçük topluluk8 azdırlar (54). Gerçekten onlar, bizi9 çok öfkelendirdiler10 (55). Gerçekten biz,

hepimiz11 tedbirliyiz12 (56). (Ama) çıkardık onları13 “bahçelerden ve

pınarlardan”14 (57). Hazinelerden15 ve “asil16 konaklardan17”18 (58). İşte bu şekilde/Bunun gibi (daha sonra)19 “İsrailoğullarını”20 o (nimet)lere biz mirasçı kıldık21”22 (59).23 Derken, onları/İsrailoğullarını takib ettiler24 gün doğarken25 (60). İsrail Oğulları Çıkmak İstiyor:

ِ ِ ِ ِ ْ‫يل‬ َ ‫( ْفَأ َْرس ْْلْ َمع َيْبَِِنْإ ْس َرائ‬7:105). َْ ِ‫كْبَِِنْإِ ْس َرائ‬ ‫يل‬ َ ‫( َولَنُ ْر ِسلَنْ َم َع‬7:134). َْ ِ‫كْفَأ َْر ِس ْلْ َم َعنَاْبَِِنْإِ ْس َرائ‬ ‫يل‬ َ ‫ْر ُس‬ َ ‫( فَأْتِيَاهُْفَ ُق‬20:47). َ ِ‫ْرب‬ َ ‫وَل‬ َ ‫وَلْإِّن‬ َْ ِ‫( أَ ْنْأ َْر ِس ْلْ َم َعنَاْبَِِنْإِ ْس َرائ‬26:17). ‫يل‬ Firavun Onları Kışkırtıyor:

26

ِ ‫فَأَرادْأَ ْنْيست ِفزْهم‬ َِ ُ‫ضْْفَأَ ْغرقْ نَاهُْومنْمعه‬ ِ )103(ْ‫َْج ًيعا‬ ‫َر‬ ‫ْاْل‬ ‫ن‬ ‫ْْم‬ ْ ََ ْ ََ َ ْ َ ْ ُ َْ َ َ َ

‫‪(Firavun) istedi27 onları Kışkırtmak/ayaklandırmak/provoke etmek28‬‬ ‫‪Mısır’dan29 O zaman boğduk onu30 ve onun beraberinde kim varsa31‬‬ ‫‪hepsini32 (17:103).‬‬

‫‪İlgili ayet-i Kerimeler:‬‬ ‫ضْومغَا ِرب هاْال ِِت ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اْوََّم ْ ْ َكلِ َم ُ ْ‬ ‫شا ِر َق ْ‬ ‫ينْ َكانُواْيُ ْستَ ْ‬ ‫ْم َ‬ ‫ْاْل َْر ِ َ َ َ َ‬ ‫ض َع ُفو َن َ‬ ‫َ‬ ‫ْب َرْكنَاْف َيه َ‬ ‫َوأ َْوَرثْ نَاْالْ َق ْوَمْالذ َ‬ ‫ْعلَىْب ِِن ْإِسرائِيل ِِْبَاْصب رواْو َدمرَّْن ْماْ َكا َن ْي ْ ِ‬ ‫ْوقَ ْوُم ْهُْ َوَماْ َكانُواْيَ ْع ِر ُشو َنْ‬ ‫َربِ َ‬ ‫َ‬ ‫ََ ُ َ ْ َ‬ ‫صنَ ُع ْف ْر َع ْو ُن َ‬ ‫ك ْا ْْلُ ْس ََن َ َ ْ َ َ‬ ‫‪(7:137).‬‬

‫ِ‬ ‫فَأ ِ ِ ِ‬ ‫ْم ْغ َرقُو َنْ(‪َ ْ)ْ 24‬ك ْمْتَ َرُكواْ‬ ‫ْ‬ ‫ْج ْن ٌد ُ‬ ‫ْرْه ًواْإِن ُه ْم ُ‬ ‫)ْواتْ ُركْالْبَ ْح َر َ‬ ‫َس ِرْبعبَاديْلَْي ًًلْإِنْ ُك ْْمْ ُمت بَ عُو َنْ(‪َ 23‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫اتْوعُي ٍ‬ ‫ِمن ٍ‬ ‫اهاْ‬ ‫ونْ(‪َ ْ)25‬وُزُر ٍ‬ ‫نيْ(‪َ ْ)ْ 27‬ك َذلِ َ‬ ‫ْوأ َْوَرثْ نَ َ‬ ‫)ْونَ ْع َمةْ َكانُواْف َيهاْفَاك ِه َ‬ ‫ْجن َ ُ‬ ‫ْ َ‬ ‫كَ‬ ‫ْوَم َق ٍامْ َك ِر ٍْميْ(‪َ 26‬‬ ‫وع َ‬ ‫َْن ْي نَاْبَِِنْ‬ ‫)ْولََق ْد َ‬ ‫قَ ْوًم َ‬ ‫ين ْ(‪ْ)28‬فَ َماْبَ َك ْ َ‬ ‫ْو ْاْل َْر ُ‬ ‫ْوَماْ َكانُ ُ‬ ‫ين ْ(‪َ 29‬‬ ‫واْم ْنظَ ِر َ‬ ‫ض َ‬ ‫ْعلَْي ِه ُْم ْالس َماءُ َ‬ ‫اْآخ ِر َ‬ ‫)ْمنْفِرعو َنْإِنهْ َكا َن ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫إِ ْسرائِيل ِْم َنْال َْع َذ ِ‬ ‫ابْال ُْم ِه ِ‬ ‫نيْ(‪)31‬‬ ‫َ‬ ‫نيْ(‪ُ ْ َ ْ ْ 30‬‬ ‫ْعاليًاْم َنْال ُْم ْس ِرف َ‬ ‫َ َ‬ ‫)‪(44:23-31‬‬

‫‪İki Yorum:‬‬ ‫‪1. Kurtubî’den:‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات ْوالْعي ِ‬ ‫ِ‬ ‫ك ْوأَورثْناهاْب ِِن ْإِ ْسرائِيل)ْي ِري ُد ْأَن َِ‬ ‫ونْ“‬ ‫ْماْذَ َك َرهُ ْاَّللُْتَ َع َاَل ْم َن ْا َْلَن َ ُُ‬ ‫يع َ‬ ‫َْج َ‬ ‫َ ُ‬ ‫َ‬ ‫قَ ْولُهُ ْتَ َع َاَل‪َ (ْ:‬كذل َ َ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َوالْ ُكنُوِز َ ِ‬ ‫ْه ًَل ِكْفِ ْر َع ْو َنْ‬ ‫يل‪ْ.‬قَ َ‬ ‫ص َرْبَ ْع َد َ‬ ‫يلْإِ ََلْم ْ‬ ‫س ُن َ‬ ‫الْا ْْلَ َ‬ ‫ْوغَْي ُرْهُ‪َ ْ:‬ر َج َعْبَْنُوْإ ْْس َرائ َ‬ ‫ْوال َْم َقامْالْ َك ِر ِميْأ َْوَرثَهُْاَّللُْبَِِنْإ ْس َرائ َ‬ ‫”وقَ ْوِم ِْه‬ ‫َ‬ ‫‪Bundan daha önce yüce Allah'ın süz konusu ettiği bahçeler, akar‬‬ ‫‪sular, hazineler, şerefli makam ve meskenlerin tümüyle Allah tarafından‬‬ ‫‪İsrail Oğullarına miras verildiğini anlatmaktadır. el-Hasen ve başkaları‬‬

dedi ki: Firavun ve kavminin helak edilişinden sonra İsrail Oğulları tekrar Mısır'a geri döndüler. 2. Mevdudi’den:

Bazı müfessirler bu ayete, “Allah, İsrailoğulları'nı Firavun ve halkının terkettiği bahçelere, pınarlara, hazinelere ve güzel güzel konutlara mirasçı kıldı” anlamı vermişlerdir. Böyle bir yorum, Firavun'un boğulmasından sonra İsrailoğulları'nın Mısır'a döndükleri ve Firavun'un kavminin mal ve servetini sahiplendikleri demek olur. Ne var ki, bu yorumu ne tarih, ne de diğer Kur'an ayetleri desteklemektedir. Bakara, Maide, A'raf ve Ta Ha Suresi'nin ilgili ayetleri, Firavun'un denizde boğulmasından sonra İsrailoğulları'nın Mısır'a dönmeyip hedeflerine doğru yoluna devam ettiklerini ve Davud Peygamber (a.s) (M.Ö. 1013-973) zamanına kadar meydana gelen tüm önemli olayların şimdi Sina Yarımadası, Kuzey Arabistan, Ürdün ve Filistin denilen topraklarda geçtiğini teyid etmektedir. Bu durumda, bize göre ayetin anlamı şudur: Bir yanda Allah Firavun'un kavmini servet, mülk ve ihtişamdan yoksun bırakırken, öte yanda bunları Mısır'da değil de Filistin'de İsrailoğulları'na verdi. Bu anlam A'raf Suresi'nin 136-137. ayetlerinde desteklenmektedir: “Biz de onlardan intikam aldık ve denizde onları boğduk, çünkü ayetlerimizi yalanlamışlar ve onlardan gafil olmuşlardı. Müstaz'af kılınan kavmi de, içinde bereketler kıldığımız yerin doğularına ve batılarına mirasçı yaptık.” “Bereketli yer (ülke)” ifadesi Kur'an'da genellikle Filistin için kullanılır. Bkz. İsra: 1, Enbiya: 71-81, Sebe: 18. (Mevdudi).

Ek. Haritalar:

1 2

Parantez için bak. 44:23 Bak. 20:77, 26:52, 44:23

3

Bak. 44:23 “Muhakkak izleneceksiniz” de Firavun ve kavmi sizi geri döndürmek için arkanızdan

gelecekler, demektir (Kurtubi). 4 (ْ‫ن‬ ِ ِ‫ )ال َْم َدائ‬7:111, 26:36,53 5 (ْ‫اش ِرين‬ ِ 7:111, 26:36,53 َ َ ‫)ح‬ 6 “‫اش ِرين‬ ِ ِ ‫ث ِِف الْم َدائِ ِن ح‬ ْ ‫َخاهُ َوابْ َع‬ َ ‫ ”قَالُوا أ َْرج ْه َوأ‬Bak. 26:36,53 َ َ َ 7 (‫)هؤَلء‬ َُ َ 8 (ْ‫ْشرِذمة‬ ٌ َ ْ ِ َ‫ )ل‬26:54

“ŞiRZiMe” az olan grup, topluluk anlamına gelir. Arabların çürümüş ve paramparça

olmuş elbise için “sevbun şerâzimu/‫ ”ْثوبْشراذم‬deyimleri de bu manadadır. Firavn, Musa (a.s)'ın

kavmini azlığa delâlet eden “ŞiRZiMe” adı ile yad etmiş, sonra da onları ayrıca vasfederek, az olduklarını vurgulamıştır. Sonra da bu azlığı, bir de çoğul yaparak onlardan her bir grubun pekaz olduğunu belirtmek istemiştir. Yaptığı bu cemîlendirmede de azlığı ifade eden, “cem-i müzekker salim” kalıbını tercih etmiştir. Ayetteki azlık ile sayıca azlık değil de, zelil olmanın

kastedilmiş olması da mümkündür. Buna göre mana, “onlar az oldukları için, onlara aldırış edilmez ve onların üstün gelmeleri de söz konusu olmaz” demek olur (Razî). (‫)لَنَا‬ 10 (ْ‫ )لغائِظون‬26:55 َ ُ ََ 9

Gayz, kızgınlık öfke anlamındadır. "Öfkelenmek" de buradan gelmektedir. (Kurtubi). 11 (ْ‫ )َل ِميع‬26:56 ٌ ََ 12 (ْ‫اذرون‬ َ ُ ِ ‫)ح‬ َ 26:56 13 (‫ )فأخرجناهم‬26:57 ُ َ ْ َ ْ ََ Bak. 6:99(2), 7:57, 20:53, 35:27, 51:35 Bak. 44:25 15 (ْ‫ )وكنو ٍز‬ve KuNûZin: 26:58 ُ َُ 14

Bak. 11:12, 18:82, 25:8 Bak. 18:82 Bak. 28:70

Bak. 9:35(2)

Bak. 9:34 (ْ‫ ) َك ِر ٍمي‬KeRîMin: Bak. 81:19 17 (ْ‫ام‬ in ٍ ‫)وَم َق‬ َ ve meKâM : 26:58, 44:26 16

18

Bak. 44:26

19

Bu parantez için bak. 7:137

20

Bak. 2:40

21

(‫اها‬ َ َ‫)وأ َْوَرثْ ن‬ َ ve eVRaSnê-hê: 26:59, 44:28 Bak. 7:137, 40:53

22

Bu ara cümle, 7:137'de atıfta bulunulan, İsrailoğulları'nın Mısır'daki sefalet günlerinden sonra Filistin'de kavuşacakları bolluk ve ikbal günlerini îma etmektedir. “Miras bırakmak” yahut “varis kılmak” ifadesi, bu anlam akışı içinde, Allah'ın zulme uğrayanları, ezilenleri yeniden onur ve genişliğe kavuşturmasını dile getiren deyimsel bir ifade, bir mecazdır (Esed). 23 Bu ifade, açıktır ki, İsrailoğulları'nın Hz. Yusuf'tan sonraki bir kaç nesil boyunca Mısır'da ulaştıkları itibar ve zenginliği îma etmektedir -ki bu parlak dönem, işbaşına geçen Mısırlı yeni bir hanedanın ellerindeki varlığa el koyup onları, sonradan Hz. Musa'nın çabalarıyla kurtulacakları bir tutsaklığa mahkum ettiği döneme kadar devam etmiştir. Firavun, İsrailoğulları'nın Mısırlılara karşı duydukları (gerçek ya da yakıştırma) nefrete dikkat çekerek, onlara reva gördüğü zulmü haklılaştırmaya çalışıyor (Esed). 24

(‫وهم‬ ُ ‫ )فَأَتْ بَ ُع‬26:60

Bak. 44:23 25 (ْ‫ )مش ِرقِني‬15:73, 26:60 َ ْ ُّ 26

Diyanet Meali :

17.103 - Bunun üzerine Firavun (işkence etmek ve öldürmek suretiyle) o yerden onların kökünü kazımak istedi. Biz de onu ve beraberindekileri hep birden suda boğduk. Elmalılı Hamdi Yazır Meali : 17.103 - Derken onları Arzdan belinletmek istedi, biz de hem kendisini ve hem maıyyetindekileri hepsini birden garkediverdik Ömer Nasuhi Bilmen Meali : 17.103 - Bunun üzerine Fir'avun onları o yerden sürüp çıkarmak istedi. Artık Biz de onu ve kendisiyle beraber olanları toptan garkettik. Hasan Basri Cantay Meali :

17.103 - Derken onları o yerden sürüb çıkarmak istedi. Biz de hem kendisini, hem maiyyetindekileri, topdan suda boğuverdik. Ali Bulaç Meali :

17.103 - Böylelikle, onları o yerden sürüp sarsıntıya uğratmayı istedi, biz de onu ve beraberindekileri hep birlikte boğuverdik. Celal Yıldırım Meali :

17.103 - Bunun üzerine Fir'avn onları yerlerinden oynatıp çıkarmak istedi, derken onu da, beraberindekilerin hepsini de (denizde) boğduk. Muhammed Esed Meali :

17.103 - Ve sonunda Firavun onları yeryüzünden s?küp atmaya karar verdi; bunun üzerine Biz de onu ve onunla beraber olan herkesi (denizde) boğduk. Ali Fikri Yavuz Meali :

17.103 - Nihayet Firavun, Mûsa ve kavmini Mısır arazısinden çıkarmak istedi. Biz de hem kendisini, hem beraberindekileri toptan denizde boğuverdik. Süleyman Ateş Meali :

17.103 - Fir'avn onları o ülkeden sürüp çıkarmak istedi, biz de onu, yanındakilerle birlikte toptan boğduk.

Yaşar Nuri Öztürk Meali :

17.103 - Firavun onları o topraktan sürüp çıkarmak istedi de biz onu ve yanındakilerin tümünü boğduk. Suat Yıldırım Meali :

17.103 - Firavun onları ülkeden söküp atmak istedi. Ama Biz onu ve beraberindeki bütün ordusunu suda boğduk.

Abdulbaki Gölpınarlı Meali :

17.103 - Onları Mısır'dan çıkarmayı kurunca onu da onunla berâber bulunanların hepsini de sulara boğduk.

Şaban Piriş Meali :

17.103 - Firavun onları ülkeden çıkarmak istedi. Biz de onu yanındakilerin hepsini suda boğduk.

Diyanet Vakfı Meali :

17.103 - Derken, Firavun onları ülkeden çıkarmak istedi. Bu yüzden biz onu ve maiyyetindekilerin hepsini (denizde) boğduk.

(ْ‫اد‬ َ ‫)فَاَ َر‬ 28 (ْ‫ )يست ِفزهم‬17:103 ْ ُ َْ َ “‫ت ِمْن ُه ْم‬ َ ‫استَطَ ْع‬ ْ ‫استَ ْف ِزْز َم ِن‬ ْ ‫”و‬ َ (17:64). ِ (17:76). ِ ِ ‫ك ِم َن ْاْلَْر‬ “‫وك ِمنْ َها‬ َ ‫ض لِيُ ْخ ِر ُج‬ َ َ‫ادوا لَيَ ْستَفُّزون‬ ُ ‫”وا ْن َك‬ َ 27

“ ‫ يهلكهم فيها‬:‫ الثاين‬.‫ قاله الكليب‬, ‫ يزعجهم منها ابلنفي عنها‬:‫ أحدمها‬:‫ {فأراد أن يستفزهم من األرض} وفيه وجهان‬:‫قوله عز وجل‬

‫ ويعين ابألرض مصر وفلسطني واألردن‬.‫( ”ابلقتل‬Mâverdî).

(ْ‫ )فَ ز‬FeZZe: Fırlamak, korkmak, ürkmek, korkutmak, ürkütmek (‫ عن‬den) kaçmasını sağlamak (‫)اَفَز‬, (‫ )تَ َفزَز‬rahatsız/tedirgin olmak; (ْ‫ )اِ ْستَ َفز‬Tedirgin/rahatsız etmek, endişeye sokmak; (olayı) tahrik etmek, körüklemek, kışkırtmak; (‫ عن‬den) ürkütüp kaçırmak; (‫ من‬için) harekete geçirmek (…den ayaklandırmak) (‫ )اِ ْستِ ْف َزاز‬Kışkırtmak, harekete geçirmek, provoke etme; (‫ )اِ ْستِ ْف َزازي‬Kışkırtıcı, ayartıcı, ayaklamaya iten, provokatif 29 (ْ‫ض‬ ِ Goşen Mısırda İsrailoğlullarının toplandığı bölge ِ ‫ْاَلَ ْر‬ ْ ‫)م َن‬ 30 31 32

(ُْ‫ )فَاَغْ َرقْنَاه‬17:103 (ُْ‫ْم َعه‬ َ ‫)وَم ْن‬ َ

(‫)جمٖ ًيعا‬ َ Bak. 2:29

Lihat lebih banyak...

Comentários

Copyright © 2017 DADOSPDF Inc.